11 Kasım 2014 Salı

-Tavuklara Fısıldayan Kadın-

Kar'alayan Unknown 10 Değerli Düşünce

Şu Acun da olmasa saat 17’de başlayan kış gecelerini nasıl geçiririz bilemiyorum. Sağolsun TV8 i aldığından beri izlemek için alternatif kanal çıkmış oldu. Acaba eskiden geceler nasıl bitiyordu heheh. Yok yaa o kadar da değil yani son cümlem şakaydı. Acun olmasa da kış geceleri bambaşka efsanedir.
Sevgili sevenlerim size güzel haberlerle geldim. Hani bahsetmiştim ya adalet bakanlığı mülakatına girecem diye işte ona girdim ve tahminimden de güzel geçti. Araya insan ilişkileri çok kuvvetli dayısı güzel makamlarda olanlardan karışmazsa Ağrı’ya beyaz mendil sallama günlerim yakındır. Böyle havaya girdim ben yine hayaller falan mis gibi ama yine beklemediğim bir sonuç gelirse atarım kendimi aşağıdaki çuval dolu römorkun içine :D
Bana dua edin e mi? :D

Burada hayat çok farklı yaa geçen hafta sabah işe gitmek için merdivenlerden iniyordum apartmanı kediler mesken tutmuş. Malum benim hayatta en çok korktuğum canlıdır kediler. Adını bile duyunca içim ürperiyor. Hele yumuşaklığını düşününce alerjim ayaklanıyo derim beyazdan kırmızıya dönüyo bir kaşıntı bir huylanma aboo mahvoluyorum. Şuan tasvir ederken bile yaşıyorum o canlılar yüzünden :D neyse ilk kattaki topuklu ayakkabının içinden bana bakan yavru kediyi atlattım sıra en büyük mücadeleme geldi.  Bir yandan beni işe göndermemek için kapıyı tutma görevini zevkle yerine getiren yavru diğer yandan onu gözünde aslanlaştıran sonra da canını kurtarmak için topuklarını vura vura kaçan masum köylü :D Sabah böyle ekşın yaşayıp okulda da verimli olmam beklenmesin benden, korkudan aklım sırtımdam çıktı resmen :D

Bu olay bende koşullanma yarattı şimdi apartmana her giriş çıkışımda acaba üstüme kedi fırlar mı ya da kedilerle ilgili bir şey yaşar mıyım diye korkar oldum. Dün yine bu korkuyla kapıyı açtım işe gidecektim, üstüme tavuk kanatlarını çırpa çırpa atlayınca daha önce sırtımdan ıkan aklım çıkacak başka yerlerde buldu :D Yav insanın üstüne tavuk atlar mı ya, ne menem bir memleketmiş burası, ben ki kendini Monaco Prensesi ilan eden kişiyim benim de üstüme tavuk atladı hehe :D Burada yaşam garip valla yolu düşen olursa çeşitli eziyetler sonucunda buraya gelebilen olursa misafir ederim buyurun gelin o atlayan tavuklardan birini kıstırıp bir köşe de cızbız yaparız :D

4 Kasım 2014 Salı

Öğrenci Emeklisi Yeni Devlet Memuru

Kar'alayan Unknown 18 Değerli Düşünce

Ağabeylerim ablalarım, yokluğumu fırsat bilip beni unutmaya çalışmayan vefalı gönlü güzel insanlar hepinize bu karlı havadan kar tanesinden selamlar :)

Bu bloga en son yazdığımda öğrenci emeklisiydim kısacası işsiz ve evde annesinin verdiği görevleri yapmakla yetinen öğleye kadar uyuyan akşama kadar tv karşısından yatan biriydim. Ama şu geçen birkaç ayda neler oldu neler.

4 yıllık ANKARA (kalp kalp kalp) hayatım bitti maalesef, şu an Ağrı’nın Diyadin ilçesindeyim. Bu cümledeki maalesefi Ankara’dan ayrıldığım için yazdım politik tartışmalar olmasın. Malum buralar benim mekânım ya o yüzden siyasi yorumlara açık değilim buralarda neler yaşadığımı nasıl gözle baktığımı da ancak ben bilirim. ( Daha yorum yapılmadan neyin savunmasını yapıyosam töbee töbee :D ) Neyse ben devam edeyim. Bakınız odaklanma sorunu yaşıyorum bunun sebebi yaklaşık bir aydır ilkokul çocuklarıyla çalışıyor olmam. Yaklaşık 500 öğrencim var. Sınıf öğretmeni olsam 30 öğrencim olurdu ama okulun tek rehber öğretmeni olduğum için 500 ü ile de ben ilgileniyorum.

Burada hayat çok farklı. Yazsam ağır acıklı roman olur yani o kadar diyebilirim. Aslında yazmayı denedim ama buradaki ilk günlerim tamamen gözyaşıyla geçtiği için yazsam unutmayacam ama unutmayı seçiyorum bu nedenle yazmayı bıraktım :)

Bütün yazı tembellikle geçirdikten sonra tercihlerimi falan yaptım açıklanması için gün sayarken annemle öyle bi havaya girdikki sanki benim deniz kenarı güzel bir yere atanacağım garantiymiş gibi hayaller falan kuruyoruz. İlk zamanlar annem de benle gelecek ev tutacaz içini döşeyecez akşamları yürüyüşlere çıkıp gündüzleri gezecez. Ben işten gelcem annem yemek hazırlayacak ben günümün nasıl geçtiğini anlatırken annem de bana yeni öğrendiği tarif ve örgü modellerini anlatacaktı. Ben valizlerimi falan hazırladım. Ahaha görmeniz lazım hep incecik kıyafetler koydum. Sadece akşamları deniz kenarında yürüyüş yaparken giyinirim diye orta kalınlıkta kıyafetler koydum :D  Şuan da fark ettim çok acemice davranmışım, dereyi görmeden paçayı sıvamışım :D
Ben böyle hayallere daladurayım MEB bana dediki sen misin bu kadar manyaklaşan al sana kapak olsun.                                Atandığınız yer AĞRI DİYADİN.                Ekranda bu yazıyı görünce beynim o kadar kabul etmiyoki sayfayı yeniliyorum belki hata vardır diye ahahah :D  Hayal kırıklığının boyutunu tahmin edin artık. Günlerce ağlamaktan gözlerimin beyazı kırmızıya döndü. Google dan ilçenin fotoğraflarına  bakıp bakıp isyan ediyordum. Hele bi fotografta ana cadde dedikleri yerden yolun ortasında inekler falan yürüyordu. Onu görmemle çığlığı basmam bir oldu. “ Ben kızılayda gezmekten sıkılan biriydim. Kızılay bana dar gelirken ben burada napacam ineklerle mi gezcem. Orda Türkçe de konuşmuyolardır ben nasıl anlaşacam”   Evde böyle isyan cümlelerini duymaktan sıkılan annem babam atık tamam gitme o zaman falan demeye başladılar ben de buna ikna oldum. Özel sektörde iş bulmaya çalıştım. Ama maşallah özelde de patronlar resmen vicdan yoksunu bana öyle cüz’i miktar söylüyolar ki öğrenciyken babam bana daha fazla para yolluyordu. O kadar çalışıp bunu alacaksam çalışmam babam verir dedim :D 
Burada anlatsam sıkıcı olacak o kadar çok şey yaşadım ki o yüzden özet anlatmaya çalışıyorum. Atandıktan yaklaşık bir ay sonra ben artık kabullenmişim evde durcam özelde iyi bir iş bulursam çalışcam diye hatta pastacılık kursuna başladım. Başladığım gün çok acayipti yaa. Sabahtan kalktım kahvaltımı yaparken daha önceden Adalet Bakanlığına yaptığım başvuru kabul edilmiş mülakata çağrıldığım haberini aldım. Adalet Bakanlığında çalışmayı o kadar çok istiyordum ki mutluluktan uçar vaziyetteydim falan sonra hazırlandım yine hayatımdaki büyük tutkulardan biri olan pastacılık kursuma gittim orada mussmutlu saatler geçirdim. Akşama kadar her şey çok güzeldi, taa ki akşam babam bana acı haberi verene kadar. Eğer atandığım okulda göreve başlamazsam bakanlık mülakatını geçsem bile cezalı olacağım için işe başlayamazmışım. Devlet memurları kanununda bu yazıyormuş. Aynı gün bir insan bu kadar çok duyguyu bir arada yaşayabilir mi yaa. Bir ay önce kesilen ağlamalarım o akşam yeniden başladı. Ağlaya ağlaya valizimi yeniden hazırladım. Ertesi akşam babamla birlikte yola çıktık. Yaklaşık 20 saat yolculuk sürdü otobüsten inince dağılmış vaziyetteydim. Hiç dinlenemeden bu kez de MEB de işlerimi halletmeye çalıştım. Zaten bana verilen sürenin sonuna gelmiştik her geçen gün benim aleyhime olacak diye koşarak hallettim her işimi. Artık ayaklarımda derman kalmamıştı. Kalacak yer bulamadık ellerimizde 3-4 valizle ortada kaldık. Ne öğretmenevinde kalacak bir boş oda var ne de otele benzeyen ama bana oranın otel olduğunu asla inandıramayacakları yerde düzgün bir oda vardı. TV de haber yapılacak kadar temizlik yoksunu olan o oteldeki odaların kapıları da kapanmıyordu. Ben orda kalsam gece biri gelse odama girse ruhum duymaz bi de benim uykum ağır. Kazaya kurban giderdim valla :D :D Bir de burada yollarda asfalt yok Arnavut kaldırımı her yer taş döşeli, önce taşı döşemişler sonra da alt yapı nedeniyle sökmüşler her yer toprak. Haliyle yağmur yağınca çamur oluyo. Geldim geleli evden çıkarken siyah olan pantolonum eve gelince gri oluyor. Babamla o toprak- çamur yollarda 3-4 valizle ortada kaldık. Ne acıkınca yemek yiyecek nezih bir yer var ne doğru düzgün bir market. Şöyle anlatayım buranın en lüks yeri A101. Burdan da yeri gelmişken A101 in sahibine şükranlarımı sunuyorum. Allah ondan razı olsun aç kalmaktan kurtuldum onun sayesinde. Çaresizlik içinde babamla dolanırken akşam olmaya başlamıştı yavaş yavaş ilçede hayat durdu. Saat 17.30 u gösterirken sokaklarda kedi köpekler ve babamla ben kalmıştık. Kalacak hala bir yerimiz yoktu. Oturdum sokak lambasının aydınlattığı ara sokakta bir kaldırıma içimi çeke çeke ağladım. Hiç bu kadar aciz ve çaresiz hissetmemiştim. 

Kul sıkışmadıkça Hızır yetişmezmiş. Buna o kadar derinden inandım ki en aciz anımda haber geldi kalacak bir yer bulduk. Aynı okulda çalışan bir erkek bir kadın öğretmen bize evini açtı. Babam beni kalacağım eve bırakıp kendi kalacağı yere gitti. O gece yastığa kafamı koyduğumu bile hatırlamıyorum direk uyumuşum. O kadar yoldan gelip koşturup bir yandan da ağlayarak kendimi harap edince aralıksız saatlerce uyumuşum. Sabah kalkıp yeniden düştük yollara okuluma gittim tanıştım birileriyle vs.
 İlk günler oldukça zor geçti.
Şimdi.. Şimdi mi ne yapıyorum. Hemen anlatayım.
O ilk gece bana evini açan melek gibi ev arkadaşım Melek oldu.  Gözümü açtım onu gördüm şimdi de çok iyi anlaşan ev arkadaşları olduk. Eşya aldım yerleştim onun üstün çabaları ve sıcaklığı sayesinde alıştım bu mahrumiyet bölgesine.
Okulum, o kadar iyi ki çalışma arkadaşlarım müdürüm müdür yardımcım pırlanta gibi insanlar. Onlar bu kadar iyi olmasa belki de alışamazdım.
Burada ve okulda hoşuma gitmeyen önemli şeylerden birisi de pkk sevgisinin benim tahminimden biraz daha fazla olması :/ maalesef ki bu konuda asla onları anlamayacam, empati kurmayacam, anlamaya da çalışmayacam.

Aksiyonlu günler aksiyonlu bir yer burası. Daha çıkan öğrenci de var, devletten para almak için çocuğuna zeka engelli raporu alan da. Yüzümüze baka baka Türklere küfreden de var öğretmenim başımızın tacısın diye önünü ilikleyen de.

Anlatmakla olmak yaşamak lazım :) Bu arada mülakat bu hafta Cuma günü olacak 3 gün kaldı umarım başarılı olurum ve hayalime bir adım daha yaklaşırım. Bana dua edin. Hasretle büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperim. Ankara bekle beni olur mu 3 gün kaldı buluşmamıza.

Bu arada buraya kar da yağdı hem de lapa lapa, batıda ince hırkayla gezenlere kar botları ve kalın kabanlarımdan selam olsun :D

Sevgiyle kalın. Sevgiden başka her şey geçici. İyi geceler.
 

KAR TANESİ Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review